Translate
31 Mayıs 2012 Perşembe
ZEYTİNYAĞLI BİBER DOLMASI
Malzemeler
-15 tane dolmalık biber
-3 -4 tane kuru soğan
-1 su bardağı pirinç
-1 tatlı kaşığı kuru nane
-maydanoz
-1 çay kaşığı şeker
-kimyon, tuz , karabiber
-kuş üzümü,dolma fıstığı
-dolma baharı
-1 çay bardağı zeytinyağı
-2 tane domates
YAPILIŞI
Önce biberlerin tohumları çıkarılır ve yıkanır.
Soğanlar doğranıp ,zeytinyağında hafif sararana kadar kavrulur.Dolmalık fıstıklar eklenir.
Küçük doğranmış domatesler ve iyice yıkanmış pirinçler eklenir.Biraz kavrulur ,daha sonra 1 çay
bardağı sıcak su ,baharat,şeker ,tuz ilave edilerek ocağın altı kapatılır.
Ayrı bir kapta bir süre suyun içerisinde bekletilen kuş üzümü ,nane ve maydanoz da
ince kıyıldıktan sonra tavanın içerisine katılır ,karıştırılır ve soğumaya bırakılır.
Biberlerin içerisine iç harç konulur.Biberlerin üzerinde biraz boşluk bırakılır ,domates dilimleri kapak
gibi üzerine kapatılır.
Dolmalar geniş yassı bir tencereye yerleştirilir ve yarısına gelecek kadar su doldurulur.Üzerine cam tabak kapatılıp biberler yumuşayana kadar pişirilir.
Afiyet olsun.
26 Mayıs 2012 Cumartesi
KANSER VE ŞEKER ÜZERİNE-2
KANSER NEDEN EN ÇOK ŞEKERİ SEVER?
Son yıllarda beslenme düzenimizdeki en olumsuz değişim rafine şeker ve unlu gıdaların aşırı bir şekilde tüketilmesidir. Örneğin İngiltere’de 1815’te 5 kg civarında olan kişi başına yıllık çay şekeri tüketimi 1970’te 50kg’ın üzerine çıkmış. Daha sonraki yıllarda un ve şeker tüketimi çılgınca artmaya devam etmiş. Örneğin 1970-2000 yılları arasında ABD vatandaşlar önceki yıllara oranla yılda 100 litre daha fazla şekerli meşrubat tüketmişler. Unlu, şekerli gıdaları aşırı tüketmek birçok hastalığın temel nedenidir. Kanser de bunların başında geliyor! Aşırı şeker tüketimi ile kanser arasındaki ilişki iki kez Nobel Tıp Ödülü alan (1931 ve 1944) Alman Otto Warburg tarafından ortaya koyuldu. Warburg kanser hücrelerinin sağlıklı hücrelerden farklı bir metabolizması olduğunu göstermiştir. Vücudun normal hücreleri, enerjileri için hem oksijenli (aerobik), hem de oksijensiz (anaerobik) metabolizma yollarını kullanırlarken kanser hücreleri sadece oksijensiz (anaerobik) metabolizma yolunu kullanabilir. Vücut, kanseri beslemeye çalışırken sürekli kapasitesinin üstünde çalışır. Eğer sevdiği besini (yani şekeri) vermezseniz kanser açlıktan ölmeye başlar. Bu nedenle kanser hücreleri şekeri kuru bir süngerin suyu emmesi gibi emer. Kanser hücreleri sağlıklı hücrelere göre 3-5 kat daha fazla şeker kullanır. Bildiğimiz gibi onkologlar bazı kanser metastazlarını (sıçrama) saptamak için PET taramaları yapar. Bunun için hastaya damardan radyoaktif bir madde ile işaretlenmiş glükoz verilir! Çünkü işaretlenmiş glükoz molekülünün öncelikle gideceği yer kanser dokusudur. Fakat onkologların çoğu nedense bu bilgiyi hastalarından gizler! Şeker kanser yapar’ diyen hekimlere de şarlatan gözü ile bakılır. Şekerin tek zararı kanser dokusunu beslemesi değil. Aşırı un ve şeker tüketimi insülin direncine (metabolik sendrom) yani hiperinsülinizme yol açar. Hiperinsülinizm, insüline benzer büyüme faktörü (IGF-1) düzeyini artırır. Serbest IGF-1 hemen hemen bütün dokularda hücre üremesini kontrolsüz bir şekilde artırarak kansere neden olur. Normal tartılılarla kıyaslandığında vücut kitle endeksi 40’ın üzerinde olanlarda, yüzde 50-60 oranında daha fazla kanser görülmektedir. Sadece son 10 yılda Türkiye’deki şişmanlık iki kat arttı. Kanserdeki artıştan sorumlu olan faktörlerin başında da şişmanlık gelir.
24 Mayıs 2012 Perşembe
23 Mayıs 2012 Çarşamba
KANSER VE ŞEKER İLİŞKİSİ ÜZERİNE-1
ARKADAŞLAR LÜTFEN DİKKATLİCE OKUYUN
Her doktor öğrenciliği sırasında Otto Warburg'un buluşunu öğrenir. 1930'lu yıllarda Warburg kanserin en temel biyokimyasal sebebini, yani sağlıklı bir hücreyi kanser hücresinden ayıran şeyin ne olduğunu bulmuştur. Bu, o kadar önemli bir buluştur ki,
Otto Warburg'a Nobel Ödülü kazandırmıştır.
Otto Warburg'a göre kanserin bir temel sebebi vardır. Bu da, vücudun normal hücrelerinin oksijenli solunumunun,
oksijensiz -anaerobik- hücre solunumuyla yer değiştirmesidir.
Warburg'un buluşu bize başka neleri anlatmaktadır?
Birincisi, kanser, normal hücrelerden çok farklı bir biçimde metabolize olmaktadır. Normal hücreler oksijene ihtiyaç duyar;
kanser hücreleri oksijenden kaçınır. Hiperbarik oksijen terapisi alternatif kanser tedavisi uygulayan kliniklerde kullanılan bir yöntemdir.
Bu buluşun bize anlattığı başka bir şey de, kanserin bir mayalanma (fermantasyon) süreciyle metabolize olduğudur.
Kanserin metabolizması normal hücre metabolizmasından 8 kat daha büyüktür.
Yukarıda söylediğimiz her şeyi birleştirirsek ortaya şu tablo çıkıyor: Vücut, kanseri beslemeye çalışırken mütemadiyen kapasitesinin üstünde çalışır.
Kanser devamlı açlıktan ölmenin eşiğindedir ve vücuttan kendisini beslemesini talep etmektedir.
Besin alımı kesilirse kanser açlıktan ölmeye başlar. Tabii kendisini beslemek için vücudun şeker üretmesini sağlayamazsa...
Proteinlerden şeker. Bu ziyan sendromuna kaşeksia (cachexia) denir. Kaşeksia vücudun proteinlerden (evet, doğru duydunuz,
karbonhidratlardan veya yağlardan değil de, proteinlerden) "glükoneogenez" (yeniden glükoz yapımı) işlemiyle, şeker elde etmesidir.
Bu şeker kanseri besler. Vücut sonunda, kanser hücresini beslemeye çalışırken kendisi açlık çeker.
Şimdi, kanserin şekerle beslendiğini öğrenmişken, onu şekerle beslemek mantıklı geliyor mu size?
Yani karbonhidratlardan zengin bir diyet uygulamak?
Bugün, kansere karşı uygulanan birçok besin terapisi mevcuttur (işe de yaramaktadırlar).
Çünkü günün birinde birisi şeker ve kanser arasındaki bağlantıyı görmüştür.
Bu terapilerde, karbonhidratlar bakımından zengin gıdalara izin verilmez.
Terapilerin hiçbirinde şekere de izin verilmez. Çünkü şeker kanseri beslemektedir.
Peki doktorunuz bu gerçekleri size neden söylemez? Kim bilir?
Belki doktorunuz kanseri tedavi edecek kişinin siz değil, kendisi olduğunu düşünmektedir.
Belki Otto Warburg'un buluşunu duymuştur ama geri kalan parçaları tamamlayamamıştır.
Belki de beslenmeyle ilgili hiçbir şey öğrenmemiştir.
Aslında 1978'e kadar ABD'nin resmi kuruluşlarından biri, beslenmenin kanserle bir ilgisi olmadığını iddia etmekteydi!!!!
Kanser ve şeker bağlantısından haberdar olanlar ise, dikkate değer terapilerle ortaya çıktılar.
Bunlardan biri 'Laetrile'dir.
Kaşeksialı hastaların yüzde 50'den fazlasında glükoneogenez sürecini durduran hidrazin sülfat bunlardan bir diğeridir.
Bugün, Minnesota Üniversitesi kemoterapi alanında bir "akıllı bomba" üzerinde çalışmaktadır.
Akıllı bomba diyebileceğimiz ilacın üzerinde bir kaplama vardır.
İlaç, vücutta oksijensiz bir bölge ile karşı karşıya geldiğinde bu kaplamayı üzerinden atar.
Kanseri yok etmek için kemoterapiyi serbest bırakır. Çünkü, vücutta oksijensiz tek alan, kanserli bölgedir.
Kanser hücresini aç bırakmaya çalışan besin terapileri de vardır.
Kanserin ne sevdiğini bilen hasta, bunları yemekten kaçınır.
Kanser, çiğ yiyeceklerdense, pişmiş yiyecekleri sever.
Pişirme işlemi, besinlerdeki enzimleri ve vitaminleri yok etmektedir.
Bir de, kanserin şeker sevdiğini aklınızdan çıkarmayın.
Kanserinizi sevmiyorsanız, onu beslemeyin!
Şeker yerine tatlandırıcı kullanmak çözüm değil
Şeker yerine tatlandırıcı kullanmayı düşünüyorsanız, başka bir tuzağa düşmüş olursunuz.
Tatlandırıcıların da vücuda ciddi zararları olduğu, yapılan araştırmalarla kanıtlandı.
Örneğin, Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA), sakarin içeren her türlü gıda maddesinin üzerine "Sağlığa zararlıdır.
Hayvanlar üzerinde yapılan testlerde kansere yol açmıştır." ibaresinin konmasını şart koştu.
Aspartam ve sükraloz gibi diğer tatlandırıcılar da yan etkileri nedeniyle uzak durulması gereken gıdalar arasında.
(Editörün notu: Ama maalesef hiç birinin üzerinde böyle bir ibare yok).
Kaynak: International Wellness Directory. Son iki yüzyıldır şeker tüketimi nasıl arttı?
İngiltere'de 1815'de 5 kg cıvarında olan kişi başına yıllık çay şekeri tüketimi 1970'de 50 kg 'ın üzerine çıkmıştır. 1
970-2000 yılları arasında ABD vatandaşları önceki yıllara oranla yılda 100 litre daha fazla şekerli meşrubat tüketmişlerdir.
Türkiye'deki durum da artık çok farklı değildir. Çocuğu ile büyüğü ile çılgınca şeker ve beyaz un kullanılmaktadır.
Bütün bu bilgiler kanserlerin niçin arttığını göz önüne açıkça sermektedir.
Aşağıdaki tedbirlerle kanserlerin en az üçte ikisi önlenebilir;
* Un ve şekerden kaçınarak insülin direncini yenin.
* Hiçbir şekilde tatlandırıcı ve tatlandırıcı içeren 'light' hafif yiyecek ve içecek tüketmeyin.
* Katkı maddesi ilave edilmiş, paketlenmiş gıdaları yemeyin. Taş devri diyetini uygulayın.
* Bol taze sebze ve meyve yiyin.
* Yeterli omega-3 alın; ayçiçeği, mısır, soya, pamuk ve margarin gibi yağları diyetinizden çıkartın.
Bunların yerine zeytinyağı ve doğal hayvani yağları (tereyağı, iç yağı ve kuyruk yağı) yiyin.
* Kefir, yoğurt, turşu, sirke, nar ekşisi ve boza gibi probiyotiklerden (faydalı mikroplar) zengin gıdalarla beslenin.
* Özgür dolaşan hayvanların etini ve yumurtasını yiyin.
* Pastörize sütlerden mümkün olduğunca kaçının. Kutu sütü tüketmeyin. Mümkünse marda (?) sütü kullanın.
Süt yerine süt ürünlerini (yoğurt, peynir) tercih edin.
* Günde iki diş sarımsak ve/veya 1 baş kuru soğan tüketin.
* Günde 1-2 tatlı kaşığı zerdeçal tozu tüketin.
* Yeşil ve siyah çay tüketin (şekersiz!!!! ).
* Stresten uzak durun.
* İyi uyuyun.
* Çevresel toksinlerden ve sigaradan uzak durun.
* D vitamini düzeylerinizi yükseltmek için dengeli bir şekilde güneşlenin ya da D vitamini takviyesi alın.
* Yeteri derecede egzersiz yapın!!!!
* Asla alkol kullanmayın.
* İşlenmiş soya ürünü yemeyin.
* Yemekleri geleneksel yöntemler (buğulama, buharda pişirme) ile pişirin. Turbo fırınlar da kullanılabilir.
* Hızlı pişirme yöntemleri (mikrodalga gibi) besin kayıplarına yol açar; ayrıca kanserojen olabilirler !!!!
* Daha çok toprak (güveç), cam ya da kalaylı bakır kapları tercih edin. Emaye ve çelik tencere daha sonraki tercihlerdir.
* Teflon ve alüminyumu ise kesinlikle kullanmayın.
Prof. Dr. Ahmet AYDIN
İÜ Cerrahpaşa Tıp Fak.
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları ABD
Metabolizma ve Beslenme Bilim Dalı Başkanı
Bu belgeyi adresini bildiğiniz herkese gönderin, belki bir hayat kurtarırsınız.
İnsanoğlunun en kötü 3 icadını asla unutmayın
1. Eroin
2. Atom bombası
3. Şeker
Dr. Ahmet ALTINER
22 Mayıs 2012 Salı
KAKAOLU MİNİK PUFLAR
MALZEMELER VE HAZIRLANIŞI
4 yumurta,
1 bardak toz şeker(iyice çırpılacak)
daha sonra;
1 su bardağı un,
2 çorba kaşığı kakao,
1 paket kabartma tozu,
1 paket vanilya ilave edilerek çırpılacak ,yağlanmış geniş bir tepsiye dökülerek 200 derecede pişirilecek.
Kek tepsiden kaldırılmadan çay bardağı ile yuvarlak olarak kesilip çıkarılır.Aradaki parçalar elle yada robotta
toz hale getirilir.
KREMASI:
1 Paket krem şanti,
1 paket sade kremole(pişirilmeden yapılan puding)
2 su bardağı soğuk süt
ile çırpılacak.Kaşıkla yuvarlak kestiğimiz keklerin üzerie krema sürüp, üzerine toz haline getirdiğimiz keke
bulayıp, elimizle hafif düzeltip servis tabağına yerleştirelim. AFİYET OLSUN.....
18 Mayıs 2012 Cuma
YUMURTA TATLISI
Hafif lezzetli sütlü tatlıları sevenler, portakallı muhallebiyi mutlaka denemelisiniz..Adı yumurta tatlısı olarak
geçiyor ama içinde yumurta yok.Sadece şekil ve renk olarak yumurta görünümünde..
MALZEMELER
Sütlü muhallebi için:
6 çay bardağı süt,
1 çay bardağı nişasta(buğday)
2 çay bardağı şeker
Portakallı muhallebisi için
6 çay bardağı portakal suyu,
1 çay bardağı nişasta,
2 çay bardağı şeker
1 vanilya
HAZIRLANIŞI
İki muhallebiyi aynı anda,ayrı ayrı tencerelerde yapalım. Cam kaseyi ıslatıp, önce sütlü muhallebiyi
dökelim,daha sonra portakallı muhallebiyi tam ortasından diğer muhallebinin üzerine yavaş yavaş döküp
ılınınca buzdolabında birkaç saat bekletelim.Servis anında, cam kasemizi ters çevirip düz bir kaba alıp
dilimleyelim.AFİYET OLSUN
17 Mayıs 2012 Perşembe
EVDE YOĞURT YAPIMI
Evde yoğurt yapabilmek için öncelikle, 3 tane günlük şişe sütünü kaynatalım. (Arzuya göre sütün miktarını
değiştirebiliriz,ancak maya miktarı da ona göre değişir.)
Mayalama işlemini, sütü kaynattığımız tencerede değil, ayrı bir tencereye boşaltarak yapalım.
Bundan sonra sıra sütün ılınması işlemine gelmektedir. Ilınan sütün yeterli sıcaklığa ulaşıp, ulaşmadığını
anlamak için, serçe parmağımızı süte batırıp, sütün sıcaklığını kontrol etmemiz gerekir.
( Parmağımızı süte batırdığımızda parmağımız sütün içinde 7-8 saniye beklettiğimizde içerisinde parmağımız
yanmamalıdır.)
(Varsa sıvı termometresi ile de ölçüm yapılabilir.Süt 40-42 derece iken mayalama işlemini gerçekleştirebiliriz.)
Ayrıca sütün içine koyacağımız mayalık yoğurt mutlaka oda sıcaklığında bekletilmiş olmalıdır. Yoğurdun miktarı
1 kilograma süt için 1 tatlı kaşığı yoğurt şeklinde olmalıdır. Fazla olursa, yoğurdu ekşitebilir.
Mayalık yoğurt bir kase içerisinde hafif bir şekilde çırpılmalıdır.Hatta kaynamış sütten bir kaşık alıp mayalık
yoğurdun içine koyup iyice çırpılmalıdır.
Daha sonra süt tenceresinin kenarından yavaş bir
şekilde mayalık yoğurt bırakılmalıdır. Tahta kaşık mayanın koyulduğu yerden süte batırılarak, kaşık hafif bir
tencerenin kapağı kapatılmalıdır. Sütün mayalanabilmesi için, mutfakta uygun bir yere kalın bir örtü serilmeli,
tencere bu örtünün üzerine yerleştirilmelidir. Bu işlemi sütü daha mayalamadan yaparsak tencereyi yerinden
oynatmamış oluruz. Zira mayalama işleminden sonraki ilk 6-7 saatlik süre içinde tencerenin yerinden
oynatılmaması gerekmektedir. Son olarak tencerenin belli bir sıcaklıkta belli bir sürede mayalanabilmesi için
üzerini,kalın, geniş, temiz bir örtü ile sıkıca saralım.Yoğurdumuzu hemen buzdolabına koyup,mümkunse 5-6 saat
sonra tahta kaşıkla servis edelim.Afiyet Olsun.
15 Mayıs 2012 Salı
ŞEKER HAMURLU MUFFİN
MALZEMELER
2 yumurta
1 bardağı şeker
Yarım çay bardağı sıvıyağ
1çay bardağı yoğurt
1 paket vanilya
1 paket kabartma tozu
2 buçuk su bardağı un (Gerekirse ilave yapılabilir)
HAZIRLANIŞI
Yumurta ve şekeri iyice çırpıyoruz.
Un,yoğurt,sıvı yağ,kabartma tozu,vanilyayı iyice karıştırıyoruz. .Eğer çok sıvı ise azar azar un ilave ederek
uygun kıvama getirebiliriz.
Hazırladığımız karışımı muffin kalıplarına paylaştırıp önceden ısıtılmış 175 derecede 25- 30 dakika,içine
batırdığımız kürdan temiz çıkana dek pişiriyoruz.
Varsa şeker hamuruyla muffinlerimizin üzerini kapatıp,süslüyoruz.Afiyet olsun..
14 Mayıs 2012 Pazartesi
NİŞASTALI KURABİYE
MALZEMELER
100gr tereyağ veya margarin
Yarım çay bardağı sıvı yağ
1sb.nişasta
1 yumurta
1paket kabartma tozu
1 paket vanilya
4 yemek kaşığı toz şeker
un (2,5 sb. kullandım)
YAPILIŞI
Tüm malzeme karıştırılarak iyice yoğrulur.Hazırlanan hamur ikiye bölünüp elle rulo şekli verilir.Verev olarak
ufak parçalara kesilir.Yağlı kağıt serilmiş tepsiye dizilir.Önceden ısıtılmış 200 dercede 25-30
dk.pişirilir.Çıkınca üzerine arzuya göre pudra şekerini tarçınla karıştırılıp serpilir.
(Bu ölçülerle 35 tane kadar çıktı.) Afiyet olsun.
11 Mayıs 2012 Cuma
UZUN EVLİLİĞİN SIRRI
Bir gazeteci yaşlı çifte şöyle sordu.
65 yıl nasıl bir yastığa baş koydunuz?
Yaşlı kadın şöyle cevap verdi;
“Bizler yırtık elbiselerin yamandığı, söküklerin dikildiği, kırıkların tamir edildiği bir zamanda doğduk, kullanılıp
atıldığı ve yerine yenisinin alındığı bir zamanda değil..''
9 Mayıs 2012 Çarşamba
NOHUT KÖFTESİ
MALZEMELER
-1,5 Su bardağı haşlanmış nohut
-1orta boy soğan yada 2 taneyeşil soğan
-1 Yumurta
-4 Yemek kaşığı galeta unu
-Yarım demet maydanoz
-2-3 Diş sarımsak
-Tuz,
-1çay kaşığı kabartma tozu
-Kimyon,pulbiberkekik,karabiber
-1 tatlı kaşığı sıvı yağ
KIZARTMAK İÇİN : 1 Çay bardağı sıvıyağ
HAZIRLANIŞI
Tüm malzemeyi robottan geçirip iyice yoğuralım.
Küçük köfteler yapıp,galeta ununda yuvarlayalım ve kızgın yağda kızartalım. Domates, marul, biber eşliğinde
servis yapalım.Afiyet olsun.
8 Mayıs 2012 Salı
İŞTAH KESİCİ VE ZAYIFLATICI MAYDONOZ KÜRÜ
Maydanoz kürü:
15-16 sap maydanozu elimizle ufaklayıp rondo ya atalım üzerine yarım limon sıkalım.yarım su bardağı da su
döküp rondodan geçirelim.15 gün boyunca kahvaltıdan önce aç karnımıza hepsini içelim..bir hafta ara verip
15 gün daha devam edelim..ve kürü sonlandıralım..maydanoz karaciğer deki ve vücuttaki yağlanmanın en
büyük düşmanıdır..
(Doktor: İbrahim Saraçoğlu)
2 Mayıs 2012 Çarşamba
FIRINDA SOSLU PATLICAN KIZARTMASI
MALZEMELER
3 tane patlıcan
4-5 tane domates
3 diş sarımsak
2 yemek kaşığı zeytinyağı
Kıyılmış maydonoz,tuz
HAZIRLANIŞI
Patlıcanlar alacalı soyulup ,yuvarlak dilimlenip tuzlu suda bekletlir. Domatesler rendelenir. Tuz, zeytinyağ
ezilmiş sarımsak ekleyip karıştırılır.Yıkanan patlıcanların üzerine döküp tekrar karıştırılır(.Çok az da ılık su
ekledim.)Yağlanan fırın tepsisine dizerek 200 C'de pişirilir.Afiyet olsun.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)