Translate
22 Mart 2012 Perşembe
ALZHAIMERA VEDA
Mümkünse, her sabah veya akşam, günde bir kez olabilir, sert bir
zemin üzerinde çıplak sağ ve sol ayak üzerinde, GÖZLERİNİZ KESİN TAM
KAPALI her iki kolunuz yanlara T şeklinde açık, yaklaşık 30 sn.'de 100'e
kadar, tek ayak üzerinden "sesli" sayarak DENGE'de durma eğitimine
vücudunuzu ve beyninizi mutlaka ACİL alıştırınız.
İlk bir hafta sayamamanız çok normal. İlk bir haftadan sonra,
100'e kadar sayarak bu eğitime vücudunuzu alıştırırsanız, ileride
kesinlikle *ALZHAIMER *konusunda sorun yaşamazsınız.
Kaynak: Amerika'da yaşayan Kalp cerrahı Prof. Dr. Mehmet ÖZ
Huzurlu ve Kaliteli yaşamanız, "en az 100 yaşınıza kadar, her konuda
birlikte sağlıklı yaşlanabilmemiz dileğiyle...
Resim alıntıdır.
17 Mart 2012 Cumartesi
BİZİM ÇOCUKLUĞUMUZ
NE GÜZEL CAHİLDİK
Dışarıda kar... Ama kuzine içten içe öyle yanıyor ki.
Kuzinenin üzerinde demir maşa...
Maşanın üzerinde de ekmek dilimleri.
Aydınlık bir kış sabahı ve kızarmış ekmek kokusu...
Sucuk lükstü. Yumurta lezzetli. Ekmek her zaman ekmek gibi...
Bir kez olsun kümesten yumurta almamış, bir kez olsun o kızarmış ekmeğin kokusunu duymamış ve fakat
alışveriş merkezlerinin restoran katlarında, boğucu bir gürültü ve havasızlık içinde hamburger keyfine fit olmuş
çocuklar için ben ne kadar yaşlıyım...
Dışarıda kar... İçeride kanaat ve huzur...
Televizyon yoktu. Gazete de her zaman olmazdı.
Öyle güzel cahildik ki, keyfimiz bozulmazdı hiç !
Portakal kabuklarını sobanın üzerine dizer, kokusuna râm olurduk.
Kestane közlemek bütün bir gecenin mutluluğuydu.
Sonra illa ki, büyüklerin anlattığı hikâyeler, hatıralar...
Birçoğu arızalı ve tedaviye muhtaç beyinlerden çıkma dizilerin ve filmlerin açtığı hasarlar yerine, geniş ve
besleyici bir masal dünyası...
Lezzet bir tarafa, kokuya da hasret kalacağımız kimin aklına gelirdi?
Ekmeklerimiz el değerek üretilirdi, sağlıklıydı, lezzetliydi ve mis gibi kokardı.
Çay da kokardı... Domates de...
Bütün bu nefasete, küçücük bir bakkal dükkânının zenginliği yetiyordu.
Dışarıda kar...
İçeride huzur...
Zam endişesi, doğal gazın kesilme korkusu,
yolda kalma telaşı, rejim tehlikesi...
Kimin umurunda...
Ne güzel cahildik.
Mutluluğun resmini çiziyorduk...
16 Mart 2012 Cuma
PATATESLİ SULU KÖFTE
Malzemeler
250gr kıyma
yarım çay bardağı pirinç
1 soğan
2 patates
1yk. salça
4-5 bardak su
tuz,karabiber
2yk. un
1 yumurta
Hazırlanışı
Önce köfteleri hazırlayalım. Bunun için, kıymanın içine 1 tane rendelenmiş soğanı, ince kıydığımız maydonozu,
pirinci, yumurtayı, karabiberi ve tuzu ekleyip yoğuralım..Minik parçalara ayırıp yuvarlayalım ve unlu
tepsinin içine dizelim.Tencereye sıvıyağı ve bir yemek kaşığı salçayı ilave edip kavurduktan sonra suyunu
ekleyip,kaynayınca köfteleri içine atıp pişmesini bekleyelim..Daha sonra soyduğumuz ve köfte büyüklüğünde
doğradığımız patetesleri içine atalım. Biraz kaynadıktan sonra tuzunu ekleyelim.. Köfteler ve patetesler pişene
kadar kısık ateşte pişirelim.İsterseniz üzerine nane serpebilirsiniz. Afiyet Olsun…
15 Mart 2012 Perşembe
ÇATLAK TESTİ
ÇATLAK TESTİ
Çin'de bir adam , her gün boynuna dayadığı kalın sopanın iki ucuna asılı
testilerle dereden su taşırmış evine...
Bu testilerden birinin yan kısmınnda çatlak varmış...Diğeri ise
hiç kusursuz
çatlaksızmış ve her seferinde bu kusursuz testi adamın doldurduğu suyun
tümünü taşır , ulaştırırmış eve... Ama her zaman boynunda taşıdığı testilerden
çatlak olanı eve yarı dolu olarak varırmış .
İki sene her gün bu şekilde geçmiş. Adam her iki testiyi suyla doldurmuş
ama evine vardığında sadece1,5 testi su kalırmış...
Tabi ki kusursuz, çatlaksız testi vazifesini mükemmel yaptığı
için çok gururlanıyormuş...
Fakat zavallı çatlığı olan kusurlu testi, çok utanıyormuş . Doldurulan suyun
sadece yarısını eve ulaştırabildiği için de çok üzülüyormuş...
İki yılın sonunda bir gün , görevini yapamadığını düşünen çatlak testi,
ırmak kenarında adama şöyle demiş:
"Kendimden utanıyorum. Şu yanımdaki çatlak nedeniyle , sular eve gidene
kadar akıp gidiyor.."
Adam gülümseyerek dönmüş testiye; "Göremedin mi ?
Yolun senin tarafında olan kısmı çiçeklerle dolu. Fakat kusursuz testinin
tarafında hiç çiçek yok. Çünkü ben başından beri senin kusurunu, çatlağını
biliyorumdum...Senin tarafına çiçek tohumları ektim. Ve her gün o yoldaben
su taşırken , senonları suladın. iki senedir o güzel çiçekleri toplayıp, masamı
süslüyorum . Sen kusursuz olsaydın , o çatlağın olmasaydı, evime böyle
güzellik ve zarafet veremeyecektim" diye cevap vermiş..
Her birimizin kendine has kusurları vardır . Hepimiz birer
çatlak testiyiz.
Fakat sahip olduğumuz bu kusurlar ve çatlaklardır hayatlarımızı ilginç yapan,
mükafatlandıran , renklendiren .. etrafınızdaki her kişiyi, oldukları gibi
kabullenin.. Veeeee..
Dışlarındaki kusurları değil ,
içlerindeki güzellikleri görün...
Alıntıdır.
Çin'de bir adam , her gün boynuna dayadığı kalın sopanın iki ucuna asılı
testilerle dereden su taşırmış evine...
Bu testilerden birinin yan kısmınnda çatlak varmış...Diğeri ise
hiç kusursuz
çatlaksızmış ve her seferinde bu kusursuz testi adamın doldurduğu suyun
tümünü taşır , ulaştırırmış eve... Ama her zaman boynunda taşıdığı testilerden
çatlak olanı eve yarı dolu olarak varırmış .
İki sene her gün bu şekilde geçmiş. Adam her iki testiyi suyla doldurmuş
ama evine vardığında sadece1,5 testi su kalırmış...
Tabi ki kusursuz, çatlaksız testi vazifesini mükemmel yaptığı
için çok gururlanıyormuş...
Fakat zavallı çatlığı olan kusurlu testi, çok utanıyormuş . Doldurulan suyun
sadece yarısını eve ulaştırabildiği için de çok üzülüyormuş...
İki yılın sonunda bir gün , görevini yapamadığını düşünen çatlak testi,
ırmak kenarında adama şöyle demiş:
"Kendimden utanıyorum. Şu yanımdaki çatlak nedeniyle , sular eve gidene
kadar akıp gidiyor.."
Adam gülümseyerek dönmüş testiye; "Göremedin mi ?
Yolun senin tarafında olan kısmı çiçeklerle dolu. Fakat kusursuz testinin
tarafında hiç çiçek yok. Çünkü ben başından beri senin kusurunu, çatlağını
biliyorumdum...Senin tarafına çiçek tohumları ektim. Ve her gün o yoldaben
su taşırken , senonları suladın. iki senedir o güzel çiçekleri toplayıp, masamı
süslüyorum . Sen kusursuz olsaydın , o çatlağın olmasaydı, evime böyle
güzellik ve zarafet veremeyecektim" diye cevap vermiş..
Her birimizin kendine has kusurları vardır . Hepimiz birer
çatlak testiyiz.
Fakat sahip olduğumuz bu kusurlar ve çatlaklardır hayatlarımızı ilginç yapan,
mükafatlandıran , renklendiren .. etrafınızdaki her kişiyi, oldukları gibi
kabullenin.. Veeeee..
Dışlarındaki kusurları değil ,
içlerindeki güzellikleri görün...
Alıntıdır.
12 Mart 2012 Pazartesi
BİSKÜVİLİ KABAK TATLISI
MALZEMELER
5oo gr tatlı kabak
4 yk şeker
1 paket vanilya
1 paket petit beure bisküvi
Yarım su bardağı ceviz içi
1 paket krem şanti
1 sb süt
YAPILIŞI
Yarım kg kabak, 4 yemek kaşığı şeker ve 1.5 su bardağı su ile iyice yumuşayıncaya kadar haşlanır.
Haşlanan kabağın suyu süzülür
1 paket vanilya, küçük parçacıklara bölünen bisküvi ve ceviz içi süzülen kabaklara eklenir hamur haline getirilir.
Oluşan harcımızı küçuk borcama yerleştiriyoruz.Üzerine bir bardak soğuk sütle çırptığımız krem şantiyi yayıyoruz.Üzerini hindistan cevizi veya tarçınla süslüyoruz.
Soğuduktan sonra buzdolabına kaldırıp ve 3-4 saat bekletildikten sonra servis yapılır.Afiyet olsun.
8 Mart 2012 Perşembe
KADINLAR GÜNÜMÜZ KUTLU OLSUN
Türkiye'de 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ilk kez 1921 yılında "Emekçi Kadınlar Günü" olarak kutlanmaya başlandı. 1975 yılında daha yaygın olarak kutlandı ve sokağa taşındı. "Birleşmiş Milletler Kadınlar On Yılı" programından Türkiye'nin de etkilenmesiyle, 1975 yılında "Türkiye 1975 Kadın Yılı" kongresi yapıldı. 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi'nden sonra dört yıl süreyle herhangi bir kutlama yapılmadı. 1984'ten itibaren her yıl çeşitli kadın örgütleri tarafından "Dünya Kadınlar Günü" kutlanmaya başlandı.
KADIN
Kimi der ki kadın
uzun kış gecelerinde
yatmak içindir.
Kimi der ki kadın yeşil bir
Harman yerinde dokuz zilli
Köçek gibi oynatmak içindir.
Kimi der ki ayalimdir.
Boynumda taşıdığım vebalimdir.
Kimi der ki hamur yoğuran.
Ne o, ne bu, ne döşek, ne köçek, ne ayal, ne vebal.
O benim kollarım, bacaklarım.
Yavrum, annem, karım, kız kardeşim hayat arkadaşımdır.
Nazım HİKMET
4 Mart 2012 Pazar
SU MUHALLEBİSİ
MALZEMELER
1.5 su bardağı su
Yarım çay bardağı un
Yarım çay bardağı buğday nişastası
1 çay bardağı pudraşeker
1 tatlı kaşığı gülsuyu
Üzeri için
Pudraşeker ,Gülsuyu
YAPILIŞI
Süt, su, un, nişasta, pudraşeker ve gülsuyunu tencereye alıp karıştırın. Karışım muhallebi kıvamına gelinceye
kadar orta ateşte karıştırarak pişirin. Muhallebiyi su ile ıslatılmış bir tepsiye aktarın. Oda ısısına geldiğinde
buzdolabında 2 saat bekletin. Üzerine pudraşeker ve gülsuyu ekleyerek servis yapın. Su muhallebisi artık
hazır, afiyet olsun.
2 Mart 2012 Cuma
GÜNÜN SÖZÜ
*Altın ateşle sınanır, güçlü insanlar zorluklarla. Seneca
*Hayatta hiç hata yapmamış birisi zaten hiçbir işe başlamamış demektir. H. Ford
*Sır saklamak imtihanını kazanamayan hayatta hiç bir imtihanı kazanamaz. Hz. Ali
*Yenilgi bir umutsuzluk kaynağı değil taze bir baslangıç olmalıdır. South
1 Mart 2012 Perşembe
HAMSİ BUĞULAMA
MALZEMELER
1 kilo kılçıkları çıkartılmış hamsi
1 adet limon
2 adet kuru soğan
1/2 demet maydanoz
2 yemek kaşığı sıvı yağ
tuz, karabiber
YAPILIŞI
Hamsi ayıklanıp kılçıkları çıkartılır, yıkanıp, tuzlanır tepsi yağlanır , piyazlık
doğranan soğanlar dizilir, üzerine hamsiler dizilir.
Kabukları soyulup dilimlenen limonlar dizilir tuzu karabiberi eklenir. En son
maydanozlar ilave edilir, yağı üzerine gezdirilip 180 dercede ısıtılmış fırında
hafif kızarana kadar pişirilir.Afiyet olsun.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)